EMDR Terapisi

EMDR terapisi, kişinin hayatındaki travmatik yaşantıların olumsuz etkisini iyileştiren psikoterapi yöntemidir. 

EMDR terapisi, travmatik yaşam olayları ya da travmatik yaşantıların tedavi edilmesinde kullanılan oldukça etkili bir psikoterapi yöntemidir. Travmalar, kişinin bireysel hayatında yaşadığı kayıp, yas, ayrılık, taciz, istismar gibi olayları kapsar. Bunun yanı sıra, doğal afetler olan deprem, savaş, yangın, sel gibi toplumsal travmalar da bireyin kişisel düzleminde travma yaşamasına sebep olur. Buna ek olarak, kişinin sahip olduğu fobiler de EMDR yönteminin özellikle tedavi ettiği sorunlardır. Fobiler de kişinin yaşantısında bir travmanın sonucu olarak görüldüğünden, EMDR’ın fobiler üzerindeki etkisi büyüktür. EMDR, kişinin deneyimlediği bu travmatik yaşantıları derinlemesine çalışmayı ve çözmeyi hedefler. 

EMDR’ın açılımı şöyledir; Eye Movement Desensitization and Reprocessing, yani Göz Hareketleri ile Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme. Kişilerin olumsuz hayat olayları sonucunda hissettikleri olumsuzlukları ve travmatik yaşantıları tedavi eden psikoterapi yaklaşımıdır. 

EMDR, yapılandırılmış bir terapi yöntemidir. Kişinin deneyimlediği travmatik yaşantılara tek tek odaklanır. Her bir travma ayrı olarak çözülür. Kişinin travmalarına, anıları üzerinden erişilir. Kişi her bir anısına odaklanarak, o anının o kişi üzerindeki duygusuna, düşüncesine, kendisine dair inançlarına, bedenine etkileri vardır. Bu etkilere odaklanarak, kişinin göz hareketleri takip edilir. Göz hareketleri esnasında, kişi bu anısına ve tüm kanallarına odaklandığından, anıyı tekrar canlandırır. Bu sayede, EMDR seneler önce olmuş anıyı bile o anda canlandırmış olarak, tedavi edilmesi için ilk ve en önemli adımı atmış olur. 

EMDR psikoterapi yönteminin takip ettiği 8 adım vardır. Bunlar sırasıyla şöyledir; 

1. Hikâyeyi dinleme

2. Hazırlık süreci

3. Değerlendirme

4. Duyarsızlaştırma

5. Yükleme

6. Bedeni tarama

7. Sonlandırma

8. Yeniden değerlendirme

Kişilerin fiziksel ve psikolojik sağlığını tehdit eden her yaşantı travmatik olarak isimlendirilir. Travmatik yaşantılarda, kişilerin ezberi bozulur ve o güne kadar sahip oldukları ve işe yarayan baş etme mekanizmaları artık işlevini görmez olur. Kişi, ne kadar uğraşsa da o travmatik etkinin içinden çıkamayan, çaresiz bir halde bulur kendisini. Bu durum da kişinin zaman, mekân algısını, bazı duygu ve inançlarıyla temasının azalmasına sebep olur. 

Travmanın kişiye bu bağlamda etkisini belirleyen iki önemli unsur vardır. 

1. Travmanın ne zaman yaşandığı. 

2. Travmanın yaşantı şiddetinin ne olduğu.

Kişinin travmayı yaşantılama zamanı ne kadar kısa süre önce olursa, EMDR terapisinin etkisi o kadar etkili olacaktır. Yaşanan travma ne kadar eski bir zaman diliminde olursa, EMDR tedavisinde çalışılacak konu ve tema fazlalaşacağı için, süresi de o düzeyde artıyor olacaktır. Mesele, sürenin ne kadar uzun ya da kısa olduğu değildir, ancak yaşanan travmanın etkilerinin ne kadar uzun süredir kişinin üzerinde olması, kişinin hayatındaki diğer tüm unsurları da içine almış demektir. Bu da kişinin hayatını epeyce baskın bir şekilde etkiliyor anlamına gelir. Bu durum kişinin hayatının ve iç dünyasının aslında ne kadar da zorlu süreçlerden geçtiği demektir. Hem kişinin bu kadar uzun süredir zorlu süreçlerden geçmesi, kişinin hayat kalitesini olumsuz etkiler; hem de çaresizlik ve kısır döngüde kalmışlık duygularını da oldukça tetikler. 

Bir diğer unsur olan, yaşanan travmanın şiddeti de EMDR terapisinin önemsediği ve vurguladığı bir etmendir. Kişinin yaşadığı travma ne kadar güçlü ise, EMDR’ın etkisi o kadar büyüktür. Travmanın güçlü etkilerinin olması, aslında kişinin hayatındaki etkilerinin oldukça olumsuz olması anlamına gelir. EMDR terapisi ile çalışılan tüm kanallar, duygusal, düşünsel ve bedensel, aktif olur ve böylelikle danışanın yaşadığı travmatik etkiye her bir kanaldan ulaşılır ve etkisi azalır. 

EMDR’ın takip ettiği adımlar ve süreçler, kişinin yaşantıladığı her bir anıyı çalışma fırsatı sunar. Bu çalışma sonucunda, kişinin yaşadığı travmaların etkisi, gündelik yaşama artık sürmez. Yaşantılar elbette geçmişte kalmaya devam eder, ancak bugünden geçmiş döneme ve o dönemde yaşanmış olan travmalara bakış değişmiştir. O dönemdeki yaşantıların bugüne etkisi artık yoktur. Kişi, geçmişteki yüklerinden arınmış, iç dünyasında değişim ve dönüşüm olmuştur. Böylelikle kişinin yaşam kalitesi ve yaşam enerjisi artmış hale gelmiştir.